Türkiye'deki sürdürülebilirlik uygulamaları konusunda, İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) ile İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği (SKD) öncülüğünde yapılan ve İMKB’de işlem gören, 11 farklı sektörden 215 şirketin katıldığı araştırma PricewaterhouseCoopers (PwC) tarafından raporlandı.
Rapor, dünyanın ilk 10 ekonomisi içinde olmayı hedefleyen Türkiye’nin, yeşil ekonomiye dönüşen küresel ekonomide yerini sağlamlaştırabilmesi için kurumsal ve ulusal sürdürülebilirlik stratejisinin hayata geçirilmesi gerektiğine dikkat çekiyor. Kamu - özel sektör işbirliklerinin artmasına imkân sağlayacak olan bu gelişmelerde IMKB Sürdürülebilirlik Endeksi'nin bir kılavuz görevi göreceği ifade ediliyor.
Şirketlerin Sürdürülebilirlik stratejileri yasal yaptırımı olan alanlara odaklanıyor!
Araştırmaya katılan şirketlerden sürdürülebilirlik stratejisi olduğunu belirten %62’lik kısma daha detaylı bakıldığında, %80'inin "sürdürülebilirlik" yaklaşımını şirketin misyon ve vizyonunda ifade ettiği görülüyor. Ayrıca söz konusu şirketlerde bu stratejilerden sorumlu bir kişinin bulunduğu, bu stratejilerin doğru performans göstergelerine bağlandığı ve iletişimin tüm organizasyona doğru bir şekilde yapıldığı gözlemleniyor.
Buna rağmen şirket içi politikalarının birçoğu sürdürülebilirliğin yasalarla kontrol edilen konuları üzerine oluşturuluyor ve çevresel konular göz ardı ediliyor. Bu durum, şirketlerin sürdürülebilirlik konusuna tüm perspektiflerden hâkim olmadığını ortaya koyuyor.
Çevre sonlarda geliyor!
Ankete katılan şirketlerin % 95’i sürdürülebilirlik konusunun iş yapış tarzları ile ilgili olduğunu belirtiyor. Bununla birlikte, çevre duyarlılığı, sürdürülebilirlik konusunda önem taşıyan konular içerisinde ancak son sıralarda gündeme geliyor. Verilen cevaplar şirketlerin sürdürülebilirliğin ekonomik ve sosyal boyutlarıyla daha çok ilgilendiğini gösteriyor.
Raporu değerlendiren İstanbul Menkul Kıymetler Borsası Başkanı Hüseyin Erkan şunları söyledi:
“Rapor, İMKB şirketlerinin sürdürülebilirlik uygulamaları konusundaki durumunu yansıtması, İMKB Sürdürülebilirlik Endeksinin dizaynı için veri sağlaması ve ileriki yıllarla karşılaştırma yapma ve gelişmeleri tespit etme fırsatı vermesi açısından önemlidir.
Ankete cevap veren İMKB şirketlerinin hemen hemen tamamı sürdürülebilirlik konusunun şirketlerinin faaliyetleri için önemli olduğunu düşünüyor, 2/3’ü ise sürdürülebilirlik konularında stratejilerinin olduğunu beyan ediyor. Katılımcıların çok azının sürdürülebilirlik konularını tam anlamıyla şirket faaliyetlerine entegre etmiş ve sürdürülebilirlik raporlaması yapıyor olmasına rağmen, ankete cevap veren ve şu anda sürdürülebilirlik raporlaması yapmayanların yaklaşık yarısının önümüzdeki yıllarda raporlama yapmayı düşünmesi piyasamız için umut vericidir.”
Sürdürülebilir Kalkınma Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Galya Frayman Molinas ise şöyle konuştu:
“Çevrenin sürdürülebilir olmadığı bir ortamda, ekonomik ve sosyal yaşamın devam etmesi mümkün değil. Azalan kaynaklar, kirlilik, buna bağlı göç ve diğer toplumsal sorunlar, çevrenin korunması konusunda özel sektör, kamu ve sivil toplumun işbirliği yapmasını şart koşuyor. Yaşanabilir bir dünya ve iş yapılabilir bir gelecek, ancak bu işbirliği sayesinde mümkün olabilecek.
SKD olarak, ekonomik, sosyal ve çevresel etkinin kesişimi olarak tanımladığımız sürdürülebilirlik ile ilgili iş dünyasını bilgilendirmek, farkındalığı artırmak ve sürdürülebilir yaklaşıma geçiş sürecinde şirketlere destek vermek için varız.
Sürdürülebilirlik Raporunun sonuçları, bu konuda iş dünyasına büyük sorumluluk düştüğünü gösteriyor. Raporun iş dünyasına yol göstereceğine ve sürdürülebilirlik çalışmalarını hızlandırmaya teşvik edeceğine inanıyorum.” dedi.
Araştırma sonuçlarına ilişkin olarak PricewaterhouseCoopers Türkiye Danışmanlık Hizmetleri Ortağı Serkan Tarmur da şu noktalara dikkat çekti:
"Türk İş Dünyası’nda Sürdürülebilirlik Uygulamaları Değerlendirme Araştırması sonuçlarına bakılacak olursa, sürdürülebilirlik konusunun şirketlerimizde tam olarak anlaşılması ve uygulanması konusunda birtakım eksiklikler olduğu görülmektedir. Bu çalışma ile kanımca şirketlerimiz ve toplumumuzda sürdürülebilirlik konusundaki farkındalık artacaktır. Yine bu çalışma ile Türk İş Dünyası’nda sürdürülebilirlik konusundaki mevcut durumun anlaşılarak gelişime açık noktaların tespit edilmesi, bu konuda yapılacak iyileştirme çalışmaları için çok önemli bir temel oluşturacaktır. Sürdürülebilirliğin uygulanması ile şirketlerimizin uluslararası platformda önemli bir rekabet avantajı kazanacağına inanıyorum.”
Raporun ayrıntıları
Sürdürülebilirlik uygulamalarının küresel gelişimi ile paralel olmakla beraber Türkiye pazarına uyarlanarak oluşturulan ankette, benzer anketlere göre çok daha fazla soru yer aldı. Bu şekilde Türk iş dünyasının sürdürülebilirlik konusundaki bilgi ve deneyim seviyesinin tam anlamıyla ortaya konulması amaçlandı.
Türk İş Dünyası'nda Sürdürülebilirlik Uygulamaları Değerlendirme Raporu'nun dikkat çeken sonuçları şöyle:
· Ankete katılan şirketlerin % 95'i sürdürülebilirlik konusunun iş yapış tarzlarıyla ilgili olduğunu belirtiyor. Şirketler, sürdürülebilirlik alanında ekonomik ve sosyal konularla daha çok ilgileniyor. Çevresel konular ise son sıralarda yer alıyor.
· Şirketlerin sürdürülebilirliği bir rekabet unsuru olarak algılamaları, ilerleyen dönemlerde risk almayan yapılarından sıyrılarak girişimci bir yaklaşım tarzı sergileyeceklerini gösteriyor.
· Ankete katılan şirketlerin % 62'si sürdürülebilirlik stratejilerinin olduğunu belirtiyor. Olmadığını belirten şirketlerin en önemli nedenleri ise böyle bir stratejiye ihtiyaçlarının olmaması, maliyet ve bilgi eksikliği olarak sıralanıyor.
· Rapor, yerel otoriteler ve düzenleyici kurumların şirketlerin operasyonları üzerinde büyük etkileri olduğunu, şirket çalışanları ve hissedarların ise şirketin operasyonlarından en çok etkilenen paydaşlar olduklarını kanıtlıyor. Ancak paydaşlar arasındaki iletişimin çift taraflı olması gerekirken tek taraflı olduğu görülüyor.
· Çalışanların şirket içi karar alma mekanizmalarında, şirketlerin de yerel yönetim ve yasa düzenleyicilerin karar alma mekanizmalarında etkin bir şekilde yer almaması, Türk iş dünyasının önümüzdeki yıllarda geliştirmesi gereken unsurlar arasında yer alıyor.
· Türk iş dünyasının operasyonel süreçlerini sürdürülebilirlik yaklaşımına göre yapılandırma noktasında sorunlar yaşadığı görülüyor.
· İşçi ve çalışan eğitimleri, atık ve kaynak yönetimi gibi konular şirketlerin en düzenli veri topladığı alanları oluşturuyor. İnsan hakları ve ayrımcılık gibi konularda hiç veri toplanmıyor. Şirketler ekonomik ve sosyal konularda genellikle kısa vadeli hedefler belirliyor. Çevresel konularda ise bir hedef belirlemiyorlar.
· Kendilerine ek maliyet oluşturan veya yasal bir düzenleme sonucu uygulama zorunluluğu getiren konuların şirketlerin en önemli çevresel sorunları olduğu ortaya çıkıyor. İnşaat ve otomotiv sektörlerinin yukarıda belirtilen iki konu dışında, sera gazı ve diğer zararlı gaz salınımları konularına diğer sektörlere göre daha fazla önem verdikleri görülüyor. Ayrıca ankete katılan şirketlerin %21 ile %48 arasında değişen oranlardaki kısmının, sera gazı salınımı, su kaynaklarının kirlenmesi, atıklar gibi alanlarda ölçüm yapmadığı; en çok ölçümü yapılan alanın %61 ile enerji alanı olduğu belirtiliyor.
· Şirketlerin çok büyük bir kısmının sürdürülebilirlik raporu hazırlamadığı görülüyor. Her yıl rapor yayınladığını belirten şirketlerin çoğunluğunu üretim şirketleri oluşturuyor.
· Şirketlerin büyük kısmı İMKB Sürdürülebilirlik Endeksi'nde yer almayı düşünüyor. Şirketlerin böyle bir endekse girme kararlarında etkili olan faktörlerin ise maliyet ve rekabetçi avantaj olduğu görülüyor.