HVAC

TTMD İç Çevre Kalitesi Teknik Komitesi’nin düzenlediği “İç Çevre Kalitesi ve Uyku Semineri” çevrimiçi olarak 26 Eylül 2021 Pazar günü gerçekleştirildi. Uyku ortamı iç çevre kalitesinin, uyku kalitesi ve bu kalitenin ertesi gün fonksiyonları üzerine etkisi ve uyku ortamı iç çevre analizi üzerine yapılan HAD çalışmalarının sonuçlarının ele alındığı seminerde tesisat mühendislerinin kaliteli uyku ve bunun ertesi gün sağlayacağı faydaları maksimize edecek özellikleri, tasarımlarında dikkate almaları için yol gösterici bilgiler aktarıldı.

İç Çevre Kalitesi ve Uyku Semineri İç Çevre Kalitesi ve Uyku Semineri Seminerin ilk bildirisini “İç Hava Kalitesinin Uyku Kalitesine ve Ertesi Gün Sağlık ve Performansına Etkisi” konusunda gerçekleştiren TTMD İç Çevre Kalitesi Komitesi Başkanı Prof. Dr. Macit Toksoy, Amerikan Çevre Ajansı (EPA) uyku süreleriyle ilgili verilerini açıkladıktan sonra uykuyla ilgili bilim dalları ve uyku fizyolojisine değindi. Uyku kalitesi, uyku evreleri, uyku mimarisi gibi kavramlar hakkında bilgiler aktararak uyku verimi hesaplama parametrelerine değinen Toksoy; “Kaliteli uyku için uykuya dalma süresi 30 dakikadan az olmalı, uyku içerisinde uyanma sayısı bir veya az sayıda olmalı, uyku içerisinde uyanıklık 20 dakikadan az olmalıdır. Bir kirlilik göstergesi ve kirletici olarak uyunulan mahaldeki karbondioksit konsantrasyonu bir indeks olarak kullanılarak araştırılmalıdır. Uyku mahallerindeki karbondioksit kaynağı, uyuyan insanların kendisidir” dedi.
Ölümcül yüksek seviyeli mikro alan kirliliği ve Ani Bebek Ölümü Sendromu hakkında bilgi paylaşan Macit Toksoy son olarak şunları aktardı: “Uyku mahallerinde karbondioksit seviyesi 800ppm’den aşağıda tutulmalıdır. Kreşlerde havalandırma zorunlu hale getirilmeli ve denetlenmelidir. Kreşlerde karbondioksit kümelenmesi önlenmelidir. Bebek soluma bölgesinde minör hava hareketi yaratılmalıdır. Bebek etrafında karbondioksit kümelenmesini önleyecek mikro havalandırma teknolojisi geliştirilmelidir. Çocuk karyolaları için standartlar konulmalı. Konutlarda, yurtlarda, otellerde, enerji kazanımlı havalandırma zorunlu hale getirilmelidir.”

Akustik Konfor ve Uyku başlığında, seminerin ikinci sunumunu paylaşan Çağrı Şahin ilk olarak çevresel gürültü tanımını insan etkinlikleri sırasında oluşan zararlı ve istenmeyen hava ve katı ortam doğuşlu seslerin tümü olarak yaptıktan sonra çevresel gürültünün akustik konfora etkilerini, uyku bozukluğu, kardiyovasküler rahatsızlıklar, depresyon şeklinde sıraladı. Uyku tanımı, uykunun sağlığa etkisi gibi başlıklara değinen Şahin, uyku ve ses etkileşimine dair bilgilendirme yaptıktan sonra akustik konforun sağlanması konusunda ses kaynağı için alınan önlemleri anlattı: “Uyku bozukluklarını önleyebilecek akustik konfor unsurları olarak dikkate alınması gereken hususlar şunlardır; Trafik nedenli çevresel gürültünün giderilmesi. Mimari ve yapısal değerlendirmelerin dışında ekonomik düzeyin el verdiği durumlar için çevresel gürültünün önlenmesinde doğal havalandırma yerine mekanik havalandırmanın tercih edilmesi. Rüzgar türbinlerinin ses şikayetlerine ve buna bağlı uyku bozukluklarına neden olması ile ilgili çalışmalarına önem verilmesi. Hastanelerde, hastaların uyku kalitesini artıracak şekilde kişisel önlemlerin görevli personel ile hastalar tarafından alınması.”

Işık ve Uyku başlıklı bir sunum gerçekleştiren üçüncü konuşmacı Begüm Can; uykuyu memelilerde, kuşlarda ve balıklarda gözlenen doğal dinlenme biçimi olarak tanımladıktan sonra uykunun faydaları ve evreleri hakkında bilgi verdi. Türkiye’de insanların tahmini olarak 78 yıl ortalamam yaşadığını ve bu sürenin 26 yılının uykuda geçtiğini söyleyen Can; insomnia, uyku apnesi, gündüz aşırı uyku hali, huzursuz bacak sendromu gibi yaklaşık 85 tür uyku bozukluğu bulunduğuna değinerek uyku ve uyanıklık dengesinde en önemli etkenin ışık olduğunu belirtti. Can; “Işık ve ortam aydınlatmasının fizyolojik ve psikolojik olarak birçok etkisi vardır. Sağlıklı bir uyku düzenine sahip olmak için yapay ışığa maruz kalma süresi, maruziyet zamanlaması, ışığın yoğunluğu, rengi ve ortamdaki dağılımı dikkatle ayarlanmalıdır. Akşam ve gece saatlerinde kullanılan elektronik cihazların uyku sağlığını zayıflattığı, uyku bozukluklarını arttırdığı, uyku döngüsünü geciktirecek akşamcılığı arttırdığı görülmüştür. Yeterince ışık alınamaması ve sirkadiyen ritmin gerekli saatlerde yeterince uyarılmaması konsantrasyon güçlüğü, yorgunluk, ilgisizlik gibi sonuçlar doğurabilir. İç ortamlarda dinamik aydınlatma kullanılarak doğala yakın aydınlatma yapılması bu sorunlara çözüm olabilir” dedi.

Isıl Konfor ve Uyku Kalitesi başlıklı sunumu yapan Prof. Dr. İbrahim Atmaca, ilk olarak ısıl konforu “ısıl çevreden memnun olunan düşünce hali” olarak tanımladıktan sonra ısıl konfora etki eden çevresel parametrelerin sıcaklık, bağıl nem, hava hızı ve ortamdaki yüzeylerin sıcaklıklarına bağlı olan ortalama ışınım sıcaklığı olduğunu; kişisel parametrelerin ise kişilerin hareketlilik veya düşünme süreçlerine bağlı metabolik aktivite düzeyi ve giyinme durumu olduğunu belirtti. Isıl konfora dair uluslararası standartlar olan ASHRAE ve ISO Standartları hakkında detaylı bilgiler aktaran Atmaca, iki standartta da uyku durumu için net veriler olmadığına dikkat çekerek uyku durumundaki sıcaklık etkisi hakkında; “Uyku esnasında ısıl konfor ve iç hava kalitesinin incelendiği çalışmalarda özellikle öne çıkan parametrelerden bir tanesi hava sıcaklığı olmuştur. İnsan vücudu uyku sırasında hava sıcaklığına karşı oldukça hassastır ve orta derecede soğuk veya sıcağa maruziyet durumunda dahi uyku kalitesinin önemli oranda azaldığı görülmüştür. Rahat uyku için en uygun insan vücudu ısıl koşulları, uyanık haldeki en uygun koşullardan önemli ölçüde farklıdır” dedi.
Atmaca, uyku esnasında ısıl konforla ilgili çalışmanın detaylarını aktardıktan sonra uyku esnasında konforlu hissedilen hava sıcaklığının kış şartlarında daha düşük değerler ile sağlanmasının enerji tasarrufuna da imkan sağlayacağını söyledi.

Seminerin son iki sunumunu gerçekleştiren Nur Çobanoğlu, Uyku Ortamında İç Çevre Kalitesinin HAD Analizi ile İncelenmesi Üzerine Bir Derleme başlıklı ilk sunumunda havalandırmaya yönelik HAD çalışmaları ve yatak odası dışındaki diğer uyku mahalleri için yapılan çalışmaları detaylı şekilde anlattı. Çobanoğlu; “Hesaplamalı akışkanlar dinamiği (HAD) tabanlı sayısal yöntemler, havalandırma sistemlerinin tasarımını optimize etmek için ve bir yatak odası veya bir insan vücudu etrafındaki hava akış hızı ve sıcaklık dağılımı ile kirletici konsantrasyonunu belirlemek amacıyla yaygın olarak kullanılmaktadır. HAD analizlerinin solunan hava kalitesini, uyku mahalli sakinlerinin ısıl konforunu ve sistemlerin enerji tasarrufu potansiyelini tahmin etmek için güçlü bir araç olduğu görülmüştür. HAD analizleri deneysel çalışmalara kıyasla daha az zaman ve daha düşük maliyet gerektirmesine rağmen sayısal modeli geliştirirken belirlenmesi gereken ağ yapısı hassasiyeti ve türbülans modelinin doğru seçilmesi gibi faktörler HAD analizlerinin doğruluğunu etkilemektedir. Bu nedenle HAD analizlerinin doğruluğunu iyileştirmenin en uygun yolu, elde ilen verileri tam ölçekli deney sonuçları ile ilişkilendirmektir. Gerçek hayatta uyku hacimleri çok farklı şekillere sahip olabilmektedir ve içerisinde birbirinden farklı dekorasyonlar da bulunabilir. Bunun için her bir durumda HAD çalışması yapılarak uyku içerisinde daha sağlıklı ve konforlu bir ortam yaratmak mümkündür” dedi.

Kaliteli Bir Uyku için Havalandırmanın Önemi konulu günün son sunumunda ise Nur Çobanoğlu, iyi bir uyku kalitesi için gürültü, oda sıcaklığı ve bağıl nem açısından yüksek kaliteli bir uyku ortamı gerektiğine dikkat çekerek ortamdaki karbondioksit konsantrasyonunun uyku derinliği, uyku kalitesi, uyku verimi, uyanma sıklığı ve ertesi gün performansını etkileyebileceğini belirtti. ASHRAE standartlarında havalandırma debisinin belirlenmesi için Havalandırma Miktarı, İç Hava Kalitesi, Doğal Havalandırma olmak üzere 3 ayrı prosedür olduğunu ifade eden Çobanoğlu bu prosedürlerin detayları hakkında detaylı bilgiler aktardı. Konuşmacı; “Bu çalışmada yatak odaları için sağlanması gereken taze hava debisi ile ilgili farklı tasarım yaklaşımları kapsamında ASHRAE standartları ile havalandırma debisini belirleme yöntemlerini inceledik. Uyku mahallinde karbondioksit konsantrasyonunun bir üst limit değerinin 1000ppm altında olmasını sağlamak üzere önerilen İç Hava Kalitesi Prosedürü, yatak odası ve yurt yatakhaneleri özelinde açıklanarak tasarımcılara uygulama için doğrudan kullanabilecekleri bir yaklaşım sunulmuştur” dedi.

Seminerin son bölümünde katılımcılardan gelen sorular yanıtlanmasının ardından TTMD Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. İbrahim Atmaca seminerin düzenlenmesinde emeği geçen bildiri sahiplerine ve TTMD İç Çevre Kalitesi Komitesi’ne teşekkür ederek İç Çevre Kalitesi ve Uyku kitabının TTMD web sitesinden herkesin erişimine sunulduğunu söyledi.

Kitaba erişmek için: https://ttmd.org.tr/haberler/ic-cevre-kalitesi-ve-uyku-kitabi-yayimlandi
Seminer videosunu izlemek için: https://youtu.be/LxIty9mYJhM

Save
Cookies user preferences
We use cookies to ensure you to get the best experience on our website. If you decline the use of cookies, this website may not function as expected.
Accept all
Decline all
Functional
Tools used to give you more features when navigating on the website, this can include social sharing.
AddThis
Anladım!
Decline