TTMD’nin düzenlediği “Covid-19 Salgınında Kapalı Ortamlarda ve Isıtma-Havalandırma-Klima Sistemlerinde Risk Azaltıcı Tedbirler” konulu çevrimiçi seminer 15 Eylül 2021 tarihinde gerçekleştirildi. Moderatörlüğünü TTMD Yönetim Kurulu Başkanı Meriç Sapçı’nın yürüttüğü etkinliğe Filiz Pehlivan konuşmacı olarak katıldı.
Seminer açılışında konuşan Meriç Sapçı, Covid-19 hastalığının bir solunum yolu hastalığı olduğuna dikkat çekerek, bunun HVAC sektöründe çalışan mühendisler için bir iç ortam hava kalitesi problemi olduğunu söyledi. Sapçı, Covid-19 ile mücadelede kapalı alanlardaki insanların patojenlerden uzak tutulması için, risk azaltıcı mühendislik tedbirlerinin alınması ve mekanik sistemlerinin doğru şekilde işletilmesi gerektiğini belirtti.
Sunumunun ilk bölümünde SARS-COV-2 virüsünün bulaşma yolları, damlacık/aerosol tartışmaları hakkında bilgi vererek konuşmasına başlayan Filiz Pehlivan, virüsün havadan iletim yoluyla yayıldığına dair kanıtlar ve veriler paylaştıktan sonra aerosol boyutlarının küçüldükçe havada kalma sürelerinin uzadığına dikkat çekerek; iç mekan hava kalitesini iyileştirmek için sunulan bazı önerilerin Covid-19 salgınının çok ötesine uzanan sağlık yararları olan ve gecikmiş iyileştirmelere yol açacağını ifade etti. İnsanların zamanının %90’ını iç ortamda geçirdiğini ve kapalı ortamların insan sağlığı üzerinde kritik bir role sahip olduğunu söyleyen Pehlivan, daha sonra havadan iletimin önlenmesinde havalandırma sistemlerinin önemini anlatan Almanya’da yapılmış bir süper bulaşma çalışmasını anlattı.
Filiz Pehlivan: “Sonuçlara bakıldığında enfeksiyon riskiyle ilişkili önemli bir faktör havalandırma sistemi ve havalandırma çıkışlarına bireysel yakınlıktı. Az miktarda temiz hava içeren hava üfleme menfezlerine yakın kişiler, hava emiş menfezlerine yakın olanlara göre yüksek enfeksiyon riskine sahipti. Bu, SARS-CoV-2'nin belirli koşullar altında hava yoluyla bulaşabildiğini ve havalandırma sisteminin virüsün yayılması üzerinde etkili olabileceğini gösteren önceki çalışmalarla uyumludur. Mekandaki hava filtreleri virüs partiküllerini yakalamak için uygun değildi. Molanın dışarıda geçirilmesi enfeksiyon olasılığını azalttı ve aerosol miktarını azaltmak için uygun havalandırmanın yararının altını çizdi. Sonuçlar, gençlerin daha büyük yaş gruplarına kıyasla enfekte olma olasılığının daha düşük olduğu bir eğilimi göstermektedir. Çocuklarda genel enfeksiyon riski yetişkinlerden daha düşük görünmektedir” dedi.
Sunumun üçüncü bölümünde DSÖ’nün Covid-19 bağlamındaki iç mekan havalandırması için yol haritasını anlatan konuşmacı; karantina tesisleri dahil sağlık merkezleri, konut dışı binalar, evler ve evde kendi kendine karantina dahil olmak üzere konutlar şeklinde 3 kategoride yapılması gerekenler hakkında bilgiler paylaştı. Son bölümde okullar ile ilgili öneriler başlığında sınıflardaki iç hava kalitesini etkileyen faktörlere değinen Filiz Pehlivan, bir makaleden elde edilen sonuçları şöyle sıraladı: “Havadan bulaşan bulaşıcı hastalıklarda sağlıklı okul binası içinmevcut sistemler incelenmeli, eksikleri tespit edilmelidir. Havalandırma performansını kontrol için CO₂ sensörleri kullanılmalı, temiz dış hava ile havalandırılmalıdır (%100 taze hava). Filtre kalitesi sınıfı yükseltilmeli, mümkün olan en yüksek verime sahip filtreler kullanılmalı. Eğer her ikisi de sınırlı yapılabiliyorsa, ilave HEPA filtreli portatif hava temizleyiciler kullanılmalı.”
Okullarda daha yüksek havalandırma miktarları ve iç hava kalitesinin ek faydalarına da değinen Pehlivan, son olarak bireysel çözüm önerileriyle ilgili tavsiyelerde bulundu. Yoğun bir katılımın gerçekleştiği seminer, soru cevap bölümünün ardından sona erdi.