5 Haziran Dünya Çevre Günü kapsamında açıklamalarda bulunan Systemair Türkiye Genel Müdürü Ayça Eroğlu, gelecek nesillere sürdürülebilir bir yaşam bırakmak için çalıştıklarının altını çizdi.
Yenilenebilir enerji kaynaklı iklimlendirme sistemleri hayata geçiren Systemair Türkiye, imza attığı bir dizi inovatif teknoloji ile hem sektöre hem müşterilerine hem de dünyaya sürdürülebilir ölçekte katma değer sağlamak için çalışmalarına aralıksız devam ediyor. Son dönemde düşük karbon çalışmalarını merkeze alan Systemair Türkiye, etkin kaynak yönetimiyle karbon ayak izini düşürmeyi ve gelecek nesillere sürdürülebilir bir yaşam bırakmayı hedefliyor. Bu hedefleri çerçevesinde 5 Haziran Dünya Çevre Günü kapsamında açıklamalarda bulunan Systemair Türkiye Genel Müdürü Ayça Eroğlu, 2025 yılına kadar tüm ofis ve üretim operasyonları ile lojistik süreçlerinden kaynaklanan sera gazı emisyonlarını azaltmayı amaçladıklarını vurguladı.
Üretimde ve ofislerde oluşan atıkları kaynağında ayrıştırarak Sıfır Atık Belgesi alan Systemair Türkiye, operasyonel süreçlerde hem emisyonları azaltmak hem de kaynak sürdürülebilirliğini sağlamak amacıyla atık oluşum miktarlarını minimuma indiren eko tasarım ilkeleriyle hareket ediyor. Kaynakların verimli kullanılması adına Türkiye Döngüsel Ekonomi Platformu’na dahil olan şirket, gezegenin yaşadığı iklim sorunlarını minimize edebilmek, artan popülasyon ve sanayi faaliyetlerinin etkilerini azaltabilmek adına sorumlu üretim ilkelerinden taviz vermeden ilerliyor. Dünyayı korumayı küresel bir öncelik olarak gördüklerinin altını çizen Systemair Türkiye Genel Müdürü Ayça Eroğlu, 5 Haziran Dünya Çevre Günü kapsamında şirketin yaptığı çalışmaları ve geliştirdiği ürünleri anlattı.
Ödüllü YDD projesi ile ürünlerin çevresel etkilerini hesaplayabiliyor
Yaşam Döngüsü Değerlendirme metodu ile Türkiye’de kendi sektöründe ürünlerinin yaşam döngüsü boyunca yarattığı etkileri belirleyen ilk firma olduklarını dile getiren Ayça Eroğlu; “Bu çalışmamız, veri merkezi soğutma cihazları üretim ve kullanım aşamalarında yüksek enerji ve ham madde gereksinimi olan süreçleri belirlemeye ve etkilerini hesaplamaya yardımcı oluyor. Türkiye Ar-Ge merkezinde uygulamaya aldığımız Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi sayesinde veri merkezi soğutma cihazımız olan Geniox Tera başta olmak üzere Systemair Grup genelindeki birçok ürün ve üretim sürecinin çevresel etkilerini hesaplayabiliyoruz. Böylece üretim süreçlerinin iyileştirilmesi konusunda da ekolojik tasarıma destek olacak verilere ulaşıyoruz. Yakın bir zamanda projemiz sayesinde Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ve İstanbul Teknik Üniversitesi ana desteğinde Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim Derneği’nin gerçekleştirdiği VIII. İstanbul Karbon Zirvesi’nde Düşük Karbon Kahramanı ödülü almanın da gururunu yaşıyoruz” diye belirtti.
2025 yılına kadar sera gazı emisyonlarını azaltmayı hedefliyor
Systemair Türkiye olarak güneş paneli yatırımı yaparak grup içerisinde bu konuya öncü olan ülkelerden biri olduklarını belirten Ayça Eroğlu, şu açıklamalarda bulundu; “Yapılan bu yatırım sonucunda fabrikamızın enerji ihtiyacının önemli bir kısmını, kurulan güneş panellerimiz ile karşılamayı hedefliyoruz. Bu yatırımın yanı sıra fabrikalardaki proseslerde kullandığımız makinelerin motorlarına, taşıma yaptığımız forkliftlerin elektrikli olmasına, ayrıca BMS sistemi ile yönettiğimiz fabrikamızın gereksiz enerji tüketimi yapmamasına da önem veriyoruz. “Türkiye’nin ‘Enerji ve Çevre Dostu Tasarımda Liderlik’ anlamına gelen LEED Gold Sertifikası’na sahip ilk klima santrali fabrikası” olan tesisimizde yağmur suyunun toplanması, su ve enerji tasarruflu ekipman kullanımı, verimli ısıtma ve soğutma sistemleri, ısı yalıtımı, atıktan ısı geri kazanım sistemleri gibi uygulamalar hayata geçiriyoruz. Bunlara ek olarak Türkiye ekibi olarak ofis ve fabrika alanlarında tüketilen içecek ambalajlarını RVM Systems makineleri ile toplayarak tekrar ham maddeye dönüştürülmesi için ileri dönüşüme gönderiyor, böylece her ay yaklaşık 10 bin adet plastik ambalajın denizleri kirletmesine engel oluyoruz. Ayrıca Dilovası’nda her gün yüzlerce kilogram ortaya çıkan atık metal sacların bir kısmını geri dönüşüme gönderiyoruz. İleri dönüştürebilecek metal saclardan ‘Atık Sacların Değerlendirilmesi’ projemiz kapsamında yeniden kullanılabilir objeler yaratıyoruz. Tüm bu çalışmalarımızla 2025 yılına kadar tüm ofis ve üretim operasyonları ile lojistik süreçlerinden kaynaklanan sera gazı emisyonlarını azaltmayı planlıyoruz. Sürdürülebilirlik kavramını “çevrecilikten” ziyade bütünleşik bir perspektifte ele alıyor, hayatımızın ve iş süreçlerimizin içinde daimî olması gereken bir prensip olarak görüyoruz. Örneğin, düzenlediğimiz çocuk şenliğinde eğitici ve eğlendirici atölyelerin yanı sıra çocuklarımıza ileri dönüşüm heykel çalışması yaptırdık. Bir hafta boyunca kendi topladıkları pet şişeleri getirerek etkinlik sırasında dev bir heykel yapmalarını sağladık. Böylece etkinlik boyunca çocuklarımıza geri dönüşüm kadar ileri dönüşümün de önemini ve sürdürülebilirlik kavramını aktardık. Sürdürülebilirliğin en önemli noktalarından birinin de geleceğimiz olan çocuklarımıza bu önemli kavramları aktarmak olduğuna inanıyoruz.”
Son olarak döngüsel ekonomiyi de desteklediklerinin altını çizen Eroğlu, Türkiye Döngüsel Ekonomi Platformu’nun oluşturduğu endüstriler arası malzeme alışverişine dijital bir alan sağlayan Türkiye Materials Marketplace’de yer alarak sınırlı kaynakların her daim ekonomi içinde tekrar kullanılarak değer kazanmasını amaçladıklarını sözlerine ekledi.