Enerji yönetiminde global uzman Schneider Electric, Türkiye'nin sürdürülebilir kalkınma ve büyüme hedefi doğrultusunda geleceğin enerjisi konusunu ilgili paydaşlarla değerlendirmek üzere, Sürdürülebilirlik Akademisi işbirliğiyle tarafsız ve bağımsız bir çalıştay düzenledi.
‘Yarının Enerjisi için Bugün’ hedefi ile İstanbul’da düzenlenen çalıştayda, enerji başta olmak üzere sağlık, bilişim, inşaat sektörlerini kapsayan 6 farklı masada gerçekleşen tartışmalar ile sürdürülebilir iş modellerine dönüşüm ve ortak değer yaratılması, sürdürülebilir büyümenin uzmanları, özel sektör, kamu sektörü, sivil toplum kuruluşları temsilcileri ve akademi tarafından değerlendirildi.
İş modellerine yön vermek üzere düzenledikleri çalıştayla sürdürülebilir geleceğe katkıda bulunmayı amaçladıklarını belirten Schneider Electric Türkiye Ülke Başkanı Bora Tuncer, “Bugün, enerjide %70 oranında dışa bağımlıyız ve yıllık enerji talebimiz %7-8 oranında artıyor. Bu sorunun en önemli çıkış yolu ise enerji verimliliğinden geçiyor” dedi.
Schneider Electric, sürdürülebilir kalkınma yolunda iş modellerine yön vermek üzere, kamu, sivil toplum, akademik çevreler, iş dünyası ve medyadan önde gelen paydaşların katılımıyla bir çalıştay düzenledi. Sürdürülebilirlik Akademisi işbirliğiyle bu yıl ilk kez gerçekleştirilen ‘Yarının Enerjisi için Bugün 2015 Paydaş Çalıştayı’nda, sürdürülebilir iş modellerine dönüşüm için ortak değer yaratmak ve sürdürülebilir bir gelecek için alınması gereken önlemler farklı konu başlıkları altında değerlendirildi.
Tuncer: “Sürdürülebilirlikte en önemli çıkış yolu enerji verimliliği”
Schneider Electric’in Dünyanın En Sürdürülebilir 100 Global Şirketi Endeksi’nde 3 yıldır ilk 10 arasında aldığını vurgulayan Schneider Electric Türkiye Ülke Başkanı Bora Tuncer, global tecrübelerini Türkiye’de paydaşlarla ortak bir değer yaratmak için kullanacaklarını açıkladı.
Sadece çevreye zarar vermeyen bir şirket olmak dışında tüm dünyada enerji tüketimini düşürmeye ve enerji verimliliğini sağlamaya yönelik çözümler ürettiklerine dikkat çeken Tuncer şöyle konuştu:
“Bugün Türkiye, enerjide %70 oranında dışa bağımlı ve bu durum, cari açığın da en önemli nedenleri arasında yer alıyor. Yıllık enerji talebimiz, dünya ortalamasının çok üzerinde, %7-8 civarı bir oranda artış gösteriyor. Türkiye’nin sürdürülebilirlikte en önemli çıkış yolunun enerji verimliliği olduğunu görüyoruz. Enerji ve altyapı, endüstri, bina, konut ve veri merkezi pazarına yönelik çözümler sunan, enerji verimliliği danışmanı kimliğine sahip bir şirket olarak sürdürülebilirlik işimizin tam merkezinde bulunuyor. Schneider Electric olarak, Türkiye’nin bu sorununa çözüm olabilecek bir yol haritası yaratmayı amaçlıyoruz. Önemli bir sorumluluk üstleniyor ve tüm paydaşlarımıza bu yolculukta bize katılmaları için çağrıda bulunuyoruz.”
Konuşmasında Türkiye’nin toplu konut projeleri ve kentsel dönüşüm ile gerçekten bir değişim yaşadığını aktaran Tuncer, “Bu projeler gerçekten değerli bir fırsattır. Eğer bu binaları enerji açısından daha verimli bir hale getirebilirsek, ekonomik bir katma değer yaratmamız mümkün. Ayrıca, bugün ülkemizde ciddi miktarda sağlık kompleksi yatırımı devam ediyor ve birçoğu da planlanıyor. Türkiye’deki mevcut hastaneler dahil tüm hastanelerin daha akıllı, yeşil ve kağıtsız olması için de bir dönüşüm geçirmesi gerekiyor” dedi.
Bursa: “Türkiye, enerji talebinde orta yolu bulmak zorunda…”
Enerjinin son 100-150 yıldır dünyanın en önemli konularından biri olduğu vurgulayan Sürdürülebilirlik Akademisi Yönetim Kurulu Başkanı Murat Sungur Bursa da “Son on yıl içinde ve yakın dönemde enerji kaynaklarının yönetilmesi konusunda dünyada bir yeniden yapılanma olduğunu görüyoruz” dedi. Türkiye'nin arz anlamında sürdürülebilirlik sorunu olduğunu belirten Bursa şöyle konuştu:
“Sorunun temelinde Türkiye'nin enerji kaynakları bakımından zengin bir ülke olmaması geliyor. Özellikle hidrokarbon dediğimiz petrol, doğalgaz, kömür açısından Türkiye maalesef fakir bir ülke. Fosil kaynaklara göre biraz daha şanslıyız, ancak bunların da hiçbiri Türkiye'nin uzun vadeli enerji ihtiyacını karşılayacak sürdürülebilir bir enerji ağı için yeterli değil. Refahı artırmak için elbette kalkınma hızınıza göre daha fazla enerji yatırımı yapmak gerekiyor. Ancak bir noktadan sonra, artı bir birim GSMH (Gayri Safi Millî Hasıla) karşılığında yüzde 1'den fazla enerji talebi artışını doğru bulmamak lazım. Türkiye gelecekte büyük sorunlar yaşamamak için bunun eşit noktasını bulmak zorundadır.”
Sürdürülebilirlik Akademisi Yönetim Kurulu Üyesi Semra Sevinç ise “Bugün şirketler, ekonomik krizler, değişen tüketici davranışları, artan rekabet ve yeni iş modelleriyle karşı karşıya. Gerçekten başarılı olmanın yolu ekonomik değerlerle birlikte, sosyal ve çevresel değerleri tüm paydaşlarla birlikte yaratmaktan geçiyor” dedi.
Çalıştay kapsamında oluşturulan ‘Sanayide Enerji Verimliliğinin Artırılması’, ‘Sağlık Sektöründe Sürdürülebilirlik Yaklaşımları: Yeşil Hastaneler’, ‘Geleceğin Veri Merkezlerini Oluşturmak’, ‘Üretim Teknolojileri ve İnovasyon’, ‘Kentsel Dönüşümde Sürdürülebilir Binalar’ ve ‘Elektrik Dağıtım Altyapımız Geleceğe Hazır mı?’ konulu çalışma masalarında sürdürülebilir iş modelleri değerlendirildi.
İlk kez bu yıl gerçekleşen çalıştayın önümüzdeki yıllarda gelenekselleşmesi hedeflenirken, her yıl elde edilen ilerlemelerin kamu, özel sektör, sivil toplum kuruluşları (STK) temsilcileriyle paylaşılması planlanıyor.