HVAC

Isıtma, havalandırma ve iklimlendirme sistemlerinin yapısını (HVAC) kabaca insanlardaki solunum sistemine benzetmek mümkündür. Zira insanlarda bu sistem nasıl zararlı organizmalarca istila edilebiliyorsa durumun bir benzeri de HVAC sistemleri için geçerlidir.


Resim 1: Küf ve mantar istilasıResim 1: Küf ve mantar istilasıBasitçe, mikroplar (örneğin bakteriler) hemen her ekosistem içerisinde uygun şartlar bulduğunda gelişebilen mikroorganizmalardır. Bu uygun şartlar aslında yeteri miktarda organik madde ve nemden oluşur. Uygun ortam zemin bulduğu zaman ise zararlı mikro-biyolojik canlılar hızla çoğalarak hava kalitesinin hızla düşmesine sebep olur ve zaman içerisinde insan sağlığını tehlikeye sokacak sorunlar yaratırlar.
Özellikle yaz aylarında başlayan soğutma döngüsünde sıcak ve nemli hava, soğutma bobinlerinden geçerken yoğuşma oluşur ve genelde tahliye edilen havanın bağıl nem yüzdesi yüksektir. Bu sebeple soğutma bobini, yoğuşma drenaj tavası ve bunlara yakın bölgeler genellikle zararlı mikroorganizmaların sisteme giriş noktalarıdır.

Bu şekilde bir tehlikeye maruz kalan sistemlerde düşük su buharı difüzyon direncine sahip malzemelerin kullanımı sonucu ortaya çıkan yoğuşma ve su buharı geçişi problemlerinin ayrı birer nem kaynağı olarak bu zararlı gidişata katkıda bulunması önemlidir. Ne yazık ki su buhar bariyeri kaplamalı ürünlerde dahi, ek yerlerinde sıkıntılar oluşabilmekte veya malzemenin ezilme direncinin düşük olması sebebi ile kaplama yüzeyinde hasar meydana gelmektedir. Su buhar bariyeri görevini üstlenen kaplama malzemesinin (örn. Al. folyo) yüzeyin sadece bir noktasında dahi işlevini yerine getiremez duruma gelmesi ise tüm sistemin buhar geçişine karşı korunmasız kalacağı gerçeği ile bizleri karşı karşıya bırakmaktadır.

Resim 2: Soğuk hat kullanımında uygulama hatası sonucunda buhar bariyerli kaplamaya rağmen bünyesine nem girişi olmuş ürünResim 2: Soğuk hat kullanımında uygulama hatası sonucunda buhar bariyerli kaplamaya rağmen bünyesine nem girişi olmuş ürünBunun yanında, ısı yalıtımı için kullanılan malzemenin yapısı da büyük önem arz etmektedir. Zira seçilen malzemenin açık hücre yapısında ve dolayısı ile pürüzlü ve boşluklu bir yapıda olması halinde; hava akımında bulunabilecek çözünmüş yaprak kalıntıları, deri döküntüleri, bitki kılları gibi zaten higroskopik özellik gösteren organik maddelerin bu boşluk/pürüzlerde tutunup, birikerek, yukarıda bahsettiğimiz şekilde sisteme giren nem ile beraber bakteri, küf ve mantarlar için uygun besin ortamları oluşturmaları kaçınılmaz olmaktadır.

Yukarıda anlatmaya çalıştığımız şekilde oluşan bu zararlı ortamda bazı ender durumlarda mantar sporları ile beslenen mayt ve haşerelere dahi rastlamak mümkün hale gelmektedir.

 

 

Resim 3: Kontaminasyona uğramış havalandırma sistemlerinde görülen bakterilere örnekler. Yukarıdan aşağıya; Pseudomas aeruginosa, Legionella pneumphila, Cladosporium cladosporioides.

Mantar-küf kaynaklı kontaminanlar alerjenler üretirken, bakteriyel kontaminanlar alerjenik proteinler, toksinler ve diğer Uçucu Organik Bileşikler (VOC) oluşturmaktadır. Sonuçta ise karşımıza özellikle zayıf bünyelerde (astım hastaları, diğer tedavi görmekte olan hastalar, çocuklar, yaşlılar vb) hayati tehlikeler oluşturan enfeksiyonlar çıkabilmektedir.

Bu sıkıntıları aşağıda kabaca sıralamaya çalışalım;

 Açık yara enfeksiyonları (özellikle hastanelerde yangın üniteleri vb)
 Lejyoner Hastalığı
 Nefes almada zorlanma, astım
 Öksürük
 Hapşırık
 Boğaz Ağrısı / Yanması
 Sinüs enfeksiyonları
 Bronşit
 Kaşıntı ve kızarıklık
 Aşırı yorgunluk…

Resim 4: Uygulamadan 20 yıl sonrasında açılarak kontrol edilen AF Armaflex yalıtımı. Görüldüğü gibi boruda herhangi bir sıkıntı meydana gelmemiş ve ürün yıllarca fiziki özelliklerini korumuş.Resim 4: Uygulamadan 20 yıl sonrasında açılarak kontrol edilen AF Armaflex yalıtımı. Görüldüğü gibi boruda herhangi bir sıkıntı meydana gelmemiş ve ürün yıllarca fiziki özelliklerini korumuş.

Bu noktada yukarıda açıkladığımız gibi durumun engellenmesi bakımından, havalandırma sisteminin düzgün aralıklarla bakımının yapılarak temizlenmesinin yanında önemini yukarıda açıklamaya çalıştığım yalıtım malzemesinin de, kapalı hücre yapısında, su buharı difüzyon direncine sahip, su emme yüzdesi düşük, kir ve toz tutmayan bir malzeme olması öncül ve pasif bir koruma sağlayacaktır.

Armacell ürünleri kapalı hücre yapıları ile göstermiş oldukları üstün fiziki özellikler sayesinde, yoğuşma ve su buharı geçişine engel olurlar. Ayrıca toz tutmayan, lifsiz yapı sayesinde organik parçacıkların tutunabilecekleri yüzeyler oluşturmazlar. Bu sayede mikropların üremesi için uygun ortamın vücuda gelmesi engellenerek pasif bir koruma sağlanmaktadır.

 

 


Bununla yetinmeyen Armacell Araştırma-Geliştirme departmanı insan sağlığına verdiği önemi entegre, anti-mikrobiyel Microban® teknolojisi ile geliştirdiği AF ARMAFLEX (Soğutma / Havalandırma) ve SH ARMAFLEX (Isıtma / Tesisat) ürünleri ile kanıtlamaktadır. Üretim aşamasında malzeme ile bütünleşen Microban® koruma ajanları, havalandırma içerisine sızmaya çalışan zararlı mikro-organizmanın hücre duvarından içeri geçerek, büyüme, üreme ve bunun gibi yaşamsal fonksiyonlarını çalışamaz duruma getirirler ki böylece zararlı mikroorganizmalara karşı aktif bir koruma kalkanı oluşturulmaktadır.

Çevreye ve insan sağlığına verdiği önemi geniş ürün yelpazesindeki, LEED ve BREEAM programlarıyla uyumlu; sertifikalı ürünleri ile ispatlayan Armacell, Microban® teknolojisi ile bu durşunu pekiştirmekte ve sektöre öncülük etmektedir.

Kalitesini yıllarca ilk günkü gibi koruyan Armacell ürünleri, benzerlerinde olmayan üstün üretim donanımı, geniş aksesuar portföyü ve etkin Ar-Ge çalışmaları sayesinde sunduğu ileri teknolojiye sahip ürünler ve sistemlerle (Armafix Yalıtımlı Boru Askıları Sistemi, ArmaProtect Elastomerik İntümesan Yangın Yalıtım Sistemi gibi) dünyada fark yaratmaya devam ediyor. Entegre Microban® Antibakteriyel Koruma sistemi ile üretilen AF/Armaflex ve SH/Armaflex ile mikroplara karşı aktif koruma sağlanır.

 


Hakan Nayır / Teknik Pazarlama Müdürü / ARMACELL Yalıtım A.Ş.