Genel

Duygularınızı Tıpkı Bir Ayakkabı Gibi Şirketin Kapısında Bırakmayın!👟
İnsan odaklılık, işyerleri için hele de günümüzde, çok romantik bir kelime olarak görünüyor değil mi, çoğumuza göre?

İş yerinde arkadaş olursak...İş yerinde arkadaş olursak...Duygularımızı kapının önünde bırakıp da giriyoruz çoğu zaman işyerine. Orada güçlü olmalı, birinin bizi üzdüğünü asla ama asla belli etmemeliyiz ya birilerine. Gözyaşlarımızı içimize akıtır, yüreğimize taş basarız o anlarda.
Eğer bunları yapmazsak, güçsüz, çelimsiz, bu işin hakkından gelemeyecek biri olarak görünürüz.Hatta iş yerinde asla derin bir arkadaşlığımızın olmayacağına inandırırız kendimizi. Eğer arkadaş olursak, duygularımızı açmamız, kendimiz olmamız gerekir. İş yerinde arkadaş olursak, menfaatlerimiz çatışır, sırlarımız açığa çıkar ve asla varmak istediğimiz noktaya ulaşamayız sanırız.

Çoğu gerçektir ama bu gerçekliği yaratan da içindekilerdir, bizleriz. Duvarlar, masalar değil elbette. Ne oluyor da iş yerinin kapısından girerken tüm insanlığımıza ait güzel duyguları kapıda bırakıyoruz?

Çalıştığımız şirkette mutluluğun önemini ilk önce tepe yönetimlerin anlaması ve istemesi gerekiyor. Yöneticilerin neredeyse hiçbiri, çalışanların tutkulu bir şekilde işe gelmeleri, pro aktif şekilde çalışmaları ve verimli olmaları için bir yöntem üretme çabasında değil.

Motivasyon hangi koşullarda işe yararMotivasyon hangi koşullarda işe yarar"Motivasyon", kelime olarak tüm yöneticilerin dilinden düşüremedikleri bir kelime. Bunun için kurumsal şirketlerde yapılan maddi yatırımların haddi hesabı yoktur.

Ama maalesef, o motivasyon aktivitelerinin hiçbiri bizi bir sonraki pazartesiye çıkarmazlar.

Motive bir çalışanla motive olmayan çalışan arasındaki farkı, herkes kabul eder kanımca.

Çoğu yönetici, iç motivasyonun kişilerde olması gerektiğini ve en kalıcı olanın da dış motivasyondan çok, iç motivasyon olduğunu savunur. Bu düşüncenin en büyük temsilcilerinden biriyim. Ama bir şartla! Bu görüş, insanları demotive eden unsurları ortadan kaldırmanız halinde geçerlidir.

Amerikan Klinik Psikolog ve Yönetim Profesörü olan Fredrick Herzberg, çalışanların motivasyon faktörlerine odaklanmış.
Araştırmalar sonucunda şunu ortaya koymuş:
Eğer iş yeri ortamındaki
• Politikalar ve kurallar,
• Ücretlendirme,
• Yöneticilerin davranışları,
• Arkadaşlık ilişkileri ve
• İş koşulları
gibi konular insanları merkeze alacak şekilde dizayn edilmemişse, motivasyonun içten yada dıştan kaynaklı olmasına bağlı olmaksızın gerçekleşemez; iş tatmini sağlanamaz.

Fredrick Herzberg'e göre, çalışanların motivasyon faktörleriFredrick Herzberg'e göre, çalışanların motivasyon faktörleriHerzberg bunları, hijyen faktörler olarak tanımlıyor. Yani bunlar olmadığında motivasyon için zemin hazır olamaz. Bunların var olması, çalışanların üstün performans göstermelerini sağlayacak etmenler değildir. Hijyen faktörler, bir şirkette var olmadığında çalışanları demotive eden faktörler olup, varlığında ise motivasyona etkisi olmayan faktörlerdir.
Motivasyon, “bir insanı belirli bir amaç için harekete geçiren güç” olarak tanımlanır. Harekete geçiren gücü sağlayabilmek içinse, insanların çalıştıkları şirkette başarılı olabilecekleri bir ortam yaratılması, sorumluluk almalarının sağlanması, yeteneği ile uyumlu işlerin kişiyle eşleştirilmesi, takdir görmeleri, adaletli bir terfi sisteminin olması ve şirketinin ve yaptığı işin onu geliştirdiğini görmesi gerekiyor. (Fredrick Herzberg'in araştırmasına göre)

Gördüğümüz gibi, motivasyon için çok büyük paralar harcanmasına gerek yok. İnsanı merkeze alarak, insanı duygularından arındırmadan, kapının önünde duygularını bir ayakkabı gibi çıkarmasına gerek bırakmadığımız ortamlar kurgulayarak çalışanlarımızın harekete geçmesini ve işyerlerinde mutlu olmasını sağlayabilmemiz mümkün.

İnsan odaklılık, 21. yüzyıldaki şirketlerin, stratejilerinin tam da merkezine almaları gereken-hatta bunu merkeze almayı aklından bile geçirmemiş şirketler için geç kalınmış- bir felsefe olduğunu söyleyebilirim.

Teknoloji ne kadar ilerlese de, şirketlerin başarısının, performansı yüksek çalışanlar tarafından sağlandığını asla unutmayalım.
İnsanı merkeze alan kurumların çoğalması dileklerimle.


Sevgiyle ve sağlıcakla kalın.

Hande Muğlalı

Save
Cookies user preferences
We use cookies to ensure you to get the best experience on our website. If you decline the use of cookies, this website may not function as expected.
Accept all
Decline all
Functional
Tools used to give you more features when navigating on the website, this can include social sharing.
AddThis
Anladım!
Decline