Enerji

2015 ENERJİ VERİMLİLİĞİ HAFTASI TTMD  BASIN  BİLDİRİSİ                                             
Türk Tesisat Mühendisleri Derneği Yönetim Kurulu  

1. Ülkemizde doğalgazlı çevrim santrallarının kapasitesi 25.000 MW kapasiteye ulaşmış, yaklaşık %50 termik verimle,  toplam elektrik enerjisi  üretiminin %50'sini  karşılayan bu santrallar ithal edilen 48 milyar m3 doğalgazın yarısını kullanmaktadır. Büyük bir bölümü ısıtma sistemleri ile entegre olmayan  ve sadece  elektrik  üreten bu tesisler kullandığı  gazın  yaklaşık   yarısını,  yani    12 milyar m3'ünü soğutma kulelerinden gök yüzüne atmaktadır.

 

Hali hazırda ülkemizde tüm konutlarda kullanılmakta olan doğalgazın 10-12 milyar m3 düzeylerinde olduğu dikkate alındığında, ithal ve dış ticaret açığımızın büyük bölümünü oluşturan doğalgaz kaybının önemi kolayca anlaşılmaktadır. Oysa ki gelişmiş ülkelerde termik santrallar şehir ısıtma sistemleri ile entegre edilmekte ve enerji üretimindeki %50'ler mertebesindeki termik verim %90'lar mertebesine çıkarılmaktadır. Halen yapım aşamasındaki santrallarla birlikte 40.000 MW’a ulaşması beklenen söz konusu doğalgazlı tesislerle,  bir yandan  enerji kayıpları  daha da büyüyecek, bir yandan da ithal ve stratejik enerji kaynağı olan doğalgazın ülkemiz enerji üretimindeki dışa bağımlığı daha da artırması kaçınılmaz olacaktır. Mevcut haliyle ülkemizin enerji üretimindeki doğalgaz politikası sürdürülebilir bulunmamaktadır.

Doğalgaz çevrim santrallerinin verimlilikleri konusunda hedefler belirlenmeli ve 01.01.2015 tarihinden itibaren sadece elektrik üretimi düşünülerek kurulan  ve atık ısısından yararlanılmayan, şehir ısıtma sistemlerini desteklemeyen doğalgaz çevrim santrallerine izin verilmemelidir.
Kentsel dönüşüm de düşünülerek büyük yerleşim alanlarında tesis edilecek doğalgaz çevrim santrallerinde elektrik üretimi sırasında açığa çıkan atık ısı değerlendirilmek sureti ile santral verimi %50’lerden %90’lara çıkarılmalıdır. Yapı ve sanayi sektörünün enerji gereksiniminin büyük bir bölümü söz konusu enerji santrallerinin atık ısısı ile karşılanmalıdır.

2. Ülkemizde enerjinin üretimi ve kullanımı konusundaki yasal düzenlemeler  enerji, yapı ve  sanayi sektörlerinde bir birlerinden ayrı olarak   ele alınmakta,  bütüncül bir bakıştan uzak  olması nedeniyle öncelikler belirlenememekte ve koordinasyon konusunda işbirliği sağlanamamaktadır.
Türkiye’nin enerji politikaları yeniden ele alınarak, başta Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile  Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı olmak üzere, sektörle ilgili sivil toplum örgütleri ve ilgili kurum/kuruluşların işbirliğinde enerjinin üretiminden başlayarak tüketim noktasındaki talep tarafı yönetimi de dahil olmak üzere süreç bir bütün olarak değerlendirilmelidir.
Enerji üretim tesislerinin kurulması planlanırken, aynı zamanda bölgedeki  yenilenebilir ve yerli enerji kaynaklarının kullanımı konusunda  fizibilite çalışmaları yapılmalı, belirlenecek kriterler çerçevesinde kurulacak santralların uygunluğu iyi analiz edilmelidir.
Yeni yapılacak enerji üretim tesislerinin birleşik ısı güç santrali şeklinde kurulmasıyla, bir yandan sistemin atık ısısı binaların enerji ihtiyacını karşılanıp verim artışı sağlanırken,  bir yandan da bu alanda yeni istihdam potansiyeli yaratılabilecektir.

3. Mevcut yapı stoğunun enerji tasarruf potansiyeli yüksek olmasına rağmen, söz konusu potansiyelin   değerlendirilmesi  için halen bir teşvik sistemi bulunmamakta,  yapılarda enerji tüketiminin sınırlandırılması yönünde gerekli hedefler konulamamaktadır.
İlgili mesleki kuruluşların  görüşlerinin de değer gördüğü,  Kamu, STK ve özel  sektör birlikteliğinde yeni bir yapılanma oluşturularak; alt sektör bazında, güncel, bilimsel ve güvenilir veri tabanı ve senaryolar oluşturulmalı ve bu çerçevede raporlar hazırlanarak kamuoyu ile paylaşılmalıdır. Ülkemizde enerji yoğunluğunun belirlenmesi konusundaki çalışmalara destek verebilecek uzman potansiyelinin varlığı ve bu uzmanları bünyesinde bulunduran meslek kuruluşlarının birbirleri ile kuvvetli işbirliği çözüm için iyi bir fısat olarak değerlendirilmektedir.

4. Ükemizde en basit ve temel enerji verileri dahi yeterince güvenilir, erişilebilir ve güncel değildir. Bu nedenle, hedefler doğru belirlenememekte ve enerji türlerine göre talep tahminleri gerçekçi olmamaktadır. Belirlenen hedeflere ulaşmada teşvik verilmemesi veya teşviklerin yetersiz kalması sorun teşkil etmektedir.

Enerji verimliliği konusunda genel hedeflerin yanı sıra alt sektörler için de ayrı ayrı ve gerçekçi hedeflerin belirlenmesi gerekmektedir.  Bu hedeflere ulaşmada, binalarda enerji verimliliğinin artırılmasına yönelik teşviklerin somut olarak belirlenmesi ve kamuoyu ile paylaşılması etkili olacaktır.

5. Kamu İhale Kurumu ve Bankacılık Yasası mevzuatlarının yetersizliği ve bürokratik engeller nedeni ile enerji performans sözleşmeleri yapılamamaktadır.
Enerji performans sözleşmelerinin yapılabilmesi için Kamu İhale Kurumu ve Bankacılık mevzuatının yeniden düzenlenmesi gerekmektedir.  Avrupa Birliği mevzuatına uyum da dikkate alındığında  yapılması istenen değişiklikler bir an önce gerçekleştirilmelidir.

6. Toplu konut uygulamalarında enerji verimliliği yüksek yenilenebilir enerji kaynağı uygulamaları ihmal edilmektedir. Yenilenebilir enerji kaynaklarının binalarda kullanımı konusunda asgari standartları belirleyen belirgin ve sağlıklı bir mevzuat bulunmamaktadır.
Toplu konut uygulamalarında binalarda enerji tüketimi ve CO2 salım miktarı sınırlandırılmalı ve yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı zorunlu kılınmalıdır.

7. BEP-TR yazılım programının istenilen şekilde çalışmaması, dijital çizim programlarından direkt veri aktarmaması, yenilenebilir enerji ve mekanik tesisat sistemlerini sayısal olarak değerlendirememesi, doğru sonuç vermemesi ile kullanımdaki büyük zaman kaybı binaların sertifikalandırılmasında büyük engel teşkil etmektedir.

Mevcut yazılımın ıslahı konusunda daha fazla zaman kaybedilmemeli ve en kısa sürede mimari programlardan dijital veri aktaran, kolay kullanılan, doğru sonuç veren, mekanik sistemleri ve yenilenebilir enerjileri sayısal olarak değerlendirebilen, gelişmiş ülkelerde yaygın olarak kullanılan bir yazılım programı acilen ülkemize kazandırılmalıdır. Mevcut konutlar için TS.825 üzerinden basit yöntemle kısa sürede sertifika verecek bir program hazırlanmalı ve 2017'ye kadar yaklaşık 17 milyon  konut stoğunun sertifikalandırılması sağlanmalıdır.

8. Binalarda enerji performansı yönetmeliğinde,  kojenerasyon ve trijenerasyon sistemleri ile yenilenebilir enerjiler ve ısı pompalarının kurulum gerekliliğinin ‘’%10’luk bina yatırım tutarı’’ ile ifade edilmiş olması doğru ve kabul edilebilir bir kriter olarak değerlendirilmemektedir.  
Bina enerji performansı yönetmeliğinde 20.000 m2 den büyük binalarda kullanımı öngörülen yenilenebilir enerji kaynakları, kojenerasyo  ve trijenerasyon sistemleri ile ısı pompalarının tesisi konusunda belirlenen’’ %10’luk bina yatırım tutarı’’ ifadesinin yerine, enerji birimleri ile tanımlanan ve zorunluluğun ‘’yapı toplam enerji ihtiyacının en az %40’ının karşılanması’’ şeklinde düzeltilmesi gerekmektedir.

9. Yapı sektöründe yenilenebilir enerji ile üretilen elektriğin satışı konusunda inisiyatifin elektrik dağıtım firmalarına bırakılmış olması, yenilenebilir enerjilere dayalı elektrik  üretimi konusunda en büyük engel olarak görülmektedir.
Yapı sektöründe yenilenebilir enerjiler ile  elektrik üretiminin önündeki sınırlamalar kaldırılmalı, bu alanda üretilen elektriğin satışı veya alınışı öncelikli olmalıdır.  Yerli ve yenilebilir elektrik üretimin artırılması ile enerjide dışa bağımlılık azalacak,  ekonomik kazanç yanında dış politikada esneklik ve enerji arz güvenliğinde rahatlama sağlanacaktır.

10. Lisanssız elektrik üretimi mevzuatında, yapı sektöründe kojenerasyon/trijenerasyon  sistemiyle üretilen elektriğin sadece aynı yapı içinde tüketilmesi zorunluluğu bulunmakta, fazla üretimin enterkonnekte sisteme bağlantı yoluyla elektrik dağıtım kurum/kuruluşlarına satışına  izin verilmemektedir. Bu zorunluluk yeni tasarımlarda atık ısıyı değerlendirebilen yüksek verimli kojenerasyon/trijenerasyon sistemlerin tesisinde engel teşkil etmektedir.

Yapı sektörünün ısıtma ve soğutma ihtiyacını sadece atık ısıdan karşılaması için kuracağı kojenerasyon/trijenerasyon sistemlerinde eşzamanlı olarak üretilen elektrik enerjisinin fazlası koşulsuz olarak elektrik dağıtım kuruluşları tarafından satın alınmalı ve lisans şartı aranmamalıdır.
Kentsel dönüşüm projesi ile birlikte yeni yapılacak bina komplekslerinde kojenerasyon ve trijenerasyon olarak yüksek verimli elektrik üretimi yapılabilecek,  bu sayede  düşük verimli konvansiyonel enerji santrallerinin yükü azaltılacaktır.

Türk Tesisat Mühendisleri Derneği Yönetim Kurulu 
{jcomments on}