Yapıda Tesisat

"Tesisatlarda Sismik Korumayla İlgili Doğru Bilinen Yanlışlar" Makalesi TTMD Sempozyumu Programı 2 Mayıs 2012 tarihinde ULUS YAPI-Eren Kalafat tarafından sunuldu.

ÖZET
Tesisatlarda sismik korumanın temeli; ekipmanların, boruların, kanalların ve benzeri yapısal olmayan sistemlerin yapı içinde belirli bir miktardan daha fazla yer değiştirmemesi, böylece gerek kendilerine gerekse etraflarındaki diğer tesisat ve yapı bileşenlerine zarar vermelerinin önlenmesi üzerine kuruludur. Bu açıdan bakıldığında, alışılageldik bağlantı yöntemlerinin, yerini deprem mühendisliğince tasarlanmış özel çözümlere bırakması gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır. Uluslararası yönetmeliklerde de bu çözümler ayrıntılarıyla tarif edilmektedir. Tesisatların yapıya bağlanma şekilleri, deprem korumasının dışında başka önemli hususlara da bağlıdır ve titreşim yalıtımı bunların başında gelmektedir. Bundan ötürü tesisatlarda sismik koruma ve titreşim yalıtımı konuları, bir arada ele alınması gereken bir uzman mühendislik yaklaşımı gerektirir. Gerçekten de sadece titreşim yalıtımı açısından düşünülen yöntemler, sismik koruma açısından yetersiz kalmakta hatta daha kritik durumlar doğurmakta iken; sadece sismik koruma amaçlı bağlantılar da tesisatlardan kaynaklanan titreşimlerin yapıya geçmesine ve dolayısıyla gürültü sorunlarına sebep olabilmektedir. Bu makale, özel uzmanlık gerektiren mühendislik konuları olarak, tesisatların deprem koruması ve titreşim yalıtımı ile ilgili alışılageldik yöntemlerin sürdürülmesi ve sektördeki teknolojik gelişmeler ile yönetmeliklerin ihmal edilmesi gibi sebeplerle yapılan yanlışları vurgulamak ve bunların yerine olması gereken doğruları belirtmek üzere kaleme alınmıştır.

GİRİŞ
Depremde bir yakınınızı kaybettiniz mi? Ya da bir mülkünüzü? Haberlerde izlerken başkaları için üzülmekten öte bir acıyı yaşamadınız mı? Bu durumda depremin gerçek yıkıcılığını hissetmemişsiniz demektir. Henüz Türkiye’nin kalbi olan İstanbul şehrinde beklenen büyük deprem yaşanmadığı için, bir çoğumuz bu hisle tanışmadık. Belki de bu yüzden toplum olarak deprem olgusunda gereken önemi göstermiyoruz. Belki de bu yüzden sanki deprem hiç olmayacakmış gibi yaşamaya ve binalarımızı inşa etmeye devam ediyoruz. Her şeyden önce şunu söyleyebiliriz ki bu, en büyük yanlışımız.
Arabalarımıza, evlerimize, iş yerlerimize sigorta yaptırıyoruz. Yıllık sigorta primlerimizi ödüyoruz.
Senenin sonunda herhangi bir hasar görmemişsek, yani bu sigortadan gelecek bir ödemeye ihtiyaç duymamışsak “Yazık oldu verdiğimiz prime!” demiyoruz. Çünkü biliyoruz ki ödediğimiz sigorta primi, hepimizin karşı karşıya olduğu olağan riskleri bertaraf etmenin bedeliydi. Gerçekten de şayet bir hasardurumu söz konusu olsaydı, altından kalkamayacağımız kadar yüksek bedelleri sigortadan alacaktık.
Peki öyleyse konu deprem olduğunda neden en ufak bedellerden kaçınılıyor? Neden bu devasa riski bertaraf etmek için, daha da önemlisi bir nebze olsun insan hayatını güvence altına almak için, lafı bile
edilmeyecek kadar ufak maliyetler göze alınamıyor? Belki de sorun “Bize bir şey olmaz. Olacağı varsa da kaderimizdir!” düşüncesini besleyen kültürümüzde yatıyor. Oysa son derece karmaşık ve pahalı yatırımlar içinde nispeten gayet basit ve hatta ekonomik çözümler sayesinde, can ve mal kayıplarının önüne geçmek mümkün. Yeter ki doğru sandığımız bazı yanlışları bilelim ve gerçek doğruları öğrenip uygulayalım.
DEPREMLER VE GERÇEKLER
Deprem olgusuyla ilgili en büyük yanlış şüphesiz şudur: Depremler o kadar az gerçekleşir ki “bana bir şey olmaz”! Oysa üç büyük ana tektonik levhanın (Avrasya, Afrika ve Arap levhalarının) kesişim noktasında olan ülkemiz coğrafyası (Şekil 1) dünya üzerindeki en tehlikeli deprem bölgelerinden biridir ve bu coğrafyada gerek uzak gerekse yakın tarihte çok büyük ve yıkıcı depremler gerçekleşmiştir. Sorun şudur ki insan algısı, ortalama insan yaşamına kıyasla uzun sayılabilecek süreçleri unutma eğilimindedir. Bundan ötürü depremlerin gerçekte olduğundan daha uzun aralıklarla meydana geliyor olduğu yanılgısı hakim olmaya başlamaktadır. Günümüz dünyasın popülarite kültürünün de etkisiyle insanlar, deprem hiç olmayacakmış gibi yaşama eğilimindedirler.

Bu Makalenin devamı ve detaylı bilgileri için:
http://www.enerjivetesisat.com/tesisat-haberleri/yapda-tesisat/2286-acrefine-muehendislik-yapsal-olmayan-sistemler-icin-sismik-koruma-ve-titreim-yaltm

Save
Cookies user preferences
We use cookies to ensure you to get the best experience on our website. If you decline the use of cookies, this website may not function as expected.
Accept all
Decline all
Functional
Tools used to give you more features when navigating on the website, this can include social sharing.
AddThis
Anladım!
Decline